top of page

Prana Life Fest: Rize

Karadeniz’in sisli yaylaları, ormanın gölgesi ve şelalelerin şarkısı seni kendine bir yolculuğa davet ediyor…Bu festival, sadece bir yoga kampı değil; fark etmek, arınmak, toplulukla şifalanmak ve kendine dönmek isteyenler için doğanın kucağında açılan bir içsel alan.

Avantajlı Biletler Satışta

PLFKENDİNE YOLCULUK (5).jpg

Mindfulness ile Şimdiki Anı Yaşamak: Zihinsel Huzur ve Farkındalık Rehberi

Zeynep Peker

Mindfulness ve Şefkat Öğretmeni

Yoga Eğitmeni

 

Günümüzün hızlı akan yaşamlarında hepimizin zihni hızlı yaşamaya alışmış durumda. Hayatı yakalamaya çalışıyoruz. Bir şey kaçırmadan, hiçbir ayrıntıyı atlamadan yaşamak belki de bizim bu zamanda hayatta kalma şansımızı arttırıyor. Daha iyi bir iş sahibi olabilmek için, yaşam koşullarımızı iyileştirebilmek için zihinlerimiz istemsizce bu koşturmacaya ayak uyduruyor. Aynı anda birçok şeyi düşünmek ve yapmak çoğu zaman bir başarı göstergesi olarak görülüyor. Kısa zamanda daha fazla işi yapabilmek, hayatımızın her bir alanını aynı anda yönetebilmek için zihinlerimizi birkaç parçaya bölmek durumunda kalıyoruz. Kullandığımız sosyal medya akışları, sürekli farklı uyaranlara maruz kalmamıza sebep oluyor. İzlediğimiz diziler, filmler, içerikler… Hepsi zihnimiz için bir besin. Ve biz nihayetinde beslendiğimiz şeylere dönüşüyoruz.


İnsan varlıklar olarak modern hayatta bedenlerimizi çoğu zaman zorlayan hayat koşullarında yaşıyoruz. Neler mesela bedenimizi zorlar; uzun süre hareketsiz kalmak, uykusuzluk, fazla tüketilen kafein, uzun süre ekran maruziyeti vb. Bütün bunlara bağlı olarak bedenimiz ve zihnimiz olduğumuz şeyden uzaklaşıyor. Benliğimizden…


Hızlı akan bu hayat temposunda çoğu zaman yaptığımız şeylerin farkında olamıyoruz. Oturduğumuz yerin, dokunduğumuz şeylerin dokusunun, vücut duruşumuzun, mimiklerimizin, duygularımızın, gördüklerimizin, beslendiğimiz gıdaların lezzetinin farkında olamadan kocaman bir günü geçirmek durumunda kalıyoruz. Yaşam, doğmak, büyümek ve nihayetinde ölmekten ibaret olamaz. Yaşam, onu yaşamamız gereken bir macera.


mindfulness

Peki yaşam sizce nedir?


Şu anda bana en iyi gelen kendi tanımım şöyle; “Yaşam kendine yaklaşmaktır”.


Ben kimim? Nelerden hoşlanıyorum? Neler benim kalbimi kırar? Bu hayattan neyi deneyimlemeden gitmek istemem? Hayatımın temel taşlarını kimler ve neler oluşturuyor? Bir günü nasıl geçirdim? O gün içerisinde “iyi ki” dediğim neler yaşadım?


Bütün bu hızlı hayat akışı içerisinde kendimize bu soruları sormak için zaman bulamıyoruz. Sessizce sadece kendimizi dinlemek için zaman bulamıyoruz. Bu soruları sormak için, kendi sessizliğimizde kalabilmek için kendimize zaman yaratamadığımızda tıpkı emek verilmeyen ilişkiler gibi, kendimizle olan ilişkimizde zaman içinde zayıflıyor ve belki de kopma noktasına geliyor. Ama tam da bunları yapamadığımız için bunu da maalesef göremiyoruz. Kendimizle olan ilişkimizi düzenleme ihtiyacımızı hissedebilmek için en sonunda bedenimiz birtakım sinyaller veriyor veya yakın ilişkilerimizdeki olumsuzluklar bizi kendimizle yüzleştiriyor.


Bir düşünelim, hiç gözünün içine bakmadığımız, nasılsın diye sormadığımız veya umursamadığımız bir kişi bizimle birlikte bir şeyler yapmak ister mi? Yanımızda durmak, bize destek olmak ister mi? Belki bir süre evet.. ama bu uzun süreli ve sürekli böyleyse istemeyecektir. Kendimizle olan ilişkimizde neden farklı olsun?


Bunları yapabilmek çok farklı bir hayat tarzını benimsemekle ilgili değildir. Elbette hayatlarımızı değiştirmek kolay değil. Sahip olduğumuz yaşam koşullarını çoğu zaman değiştiremeyiz. Yaşam koşullarımız aynı kalacak peki ne değişecek? Biz değişeceğiz.


Kendimiz ile olan bağın güçlenebilmesi, kendimize yaklaşabilmek için yapmamız gereken şey; kendimizin farkında olmaktır. Gün içerisinde nefes aldığımızı bilerek nefes almak kendimiz ile olan organik bağın güçlenmesini sağlar. Bizi, içinde yaşadığımız ana getirir ve kafamızdaki düşünce balonunun küçülmesini sağlar.


Mindfulness, olanı olduğu gibi görebilme becerisidir. İçinde yaşadığımız her şeyi, kendimizi ve diğerlerini olduğu hali ile görebilmek. Eksiltmeden, abartmadan, yargısız ve tarafsız bir zihinle bakabilmektir.

“O şey sadece böyle…”


Mindfulness pratikleri, yaşam farkındalığımızın artmasını sağlarken kendimizle olan ilişkinin de düzenlenmesine destek olur. Gün içerisinde farkındalıkla aldığımız nefes, dikkatimizi yaşadığımız ana getirmeyi sağlar.


Peki dikkatimin şimdiki zamanda olması ne demektir?


Sahip olduğumuz tek an içerisinde yaşamamız demektir. Geçmiş zaman, geçmişte kalmıştır. Geçmişe takılı kalmak, geçmişte olan şeyleri gün içerisinde sürekli düşünüyor olmak zihnimizin şu andan mahrum kalması anlamına gelmektedir. Gelecek planları ile dolu bir zihin de şu andan mahrum kalmaktadır. Zira geçmişin ve geleceğin sorunları şimdide çözülemez. Her sorun kendi zaman dilimi içinde çözülecektir. Yaşadığımız tek zaman olan şimdide odaklanmış bir zihin bizim mevcudiyetimiz anlamına gelmektedir.


Bunu deneyimlemek için doğada, inzivada veya farklı bir alanda olmamıza gerek yoktur. Evet, akışın daha yavaş olduğu yerler, zihnimizin daha hızlı odaklanmasını sağlayacaktır. Ama esas bizim zor zamanlarda bu pratiklere daha çok ihtiyacımız vardır. Ofiste, toplantıda, kargaşada, duygusal olarak zorlandığımı bir anda veya trafikte..


mindfulness

Koşullar vardır ve biz onları algılarız. Koşulların bizdeki etkisi, koşulların kendisinden değil onu algılama şeklimizden kaynaklıdır. Sahip olduğumuz bir fincan sıcak çayı farkındalıkla içtiğimizde, onun kokusunun, tadının ve sıcaklığının farkına vararak elimizde tuttuğumuzda sadece çay bile bizim için deneyimdir. O an o çayı bütün farkındalıkla içerken gerçekten “yaşarız”. Kurduğumuz cümlelerin her biri ağzımızdan farkındalıkla ve nezaketle çıkarken “yaşarız”. Sevdiğimiz birinin elini tutarken elinin sıcaklığını, yumuşaklığını, onun elini tutmanın kalbimizde yarattığı heyecanı bütün farkındalığımızla hissettiğimizde “yaşarız”.


Yaşamak için illa çok farklı deneyimlere sahip olmaya, dünyanın bir ucuna gitmeye veya dünyanın en şanslı insanı olmayı beklemeye ihtiyaç yoktur. Bir gün birisi bize bir sihirli çubukla dokunacak ve hayatımız değişecek diye bekleyemeyiz. Hayatımızda bir şeylerin değişmesi için bizim değişmemiz gereklidir.


Mindfulness pratikleri dene ve gör pratiklerdir. Zaman içinde zihin yapımız değiştikçe daha çabasız bir şekilde şimdiki zamanın içine yerleşmeyi deneyimleriz. Şimdiki zamanda yaşanan her ne ise, çok güzel olabilir veya acı verici olabilir. Her ihtimalde bulunduğumuz anı bütün mevcudiyetimizle deneyimleriz. Çünkü yaşamda güzel şeyler ve o kadar da güzel olmayan şeyler vardır. “Yaşadım” demek sadece güzel şeylerde oluşan mevcudiyet olarak anlaşılmamalıdır. Amacımız bir Polyanna’ya dönüşmek değil, sahici gözlere sahip olmaktır. O kadar güzel olmayan şeyler için de “yaşadım” “oradaydım” diyebilmek, hayatımızı birinci şahıs olarak deneyimleyebilmek için yaşam farkındalığımızı geliştirmeliyiz. Hayatımızda o kadar da güzel olmayan şeyler olması ve onlar olurken bizim tüm mevcudiyetimizle kendimizi gözeterek orada olmamız, onlardan gözlerimizi kaçırmamamız veya onları görmezden gelmememiz onlarla başa çıkma kabiliyetimizi de arttıracaktır.


Canlı varlıklar olarak hepimiz tek ve sınırlı yaşamlara sahibiz. Yaşamlarımızın sınırlı olduğunu fark etmemiz onların değerini anlayabilmemiz için bir anahtardır. Hayatımızın her anını deneyimleyebilmemiz ve yaşamlarımızı özenle yaşayabilmemiz için mindfulness pratikleri çok faydalı araçlardır.


Gün içerisinde aklımıza her geldiğinde tekrarlayabiliriz;


Buradayım

Nefes alıyorum ve nefes aldığımı biliyorum

Nefes veriyorum ve nefes verdiğimi biliyorum

 

Yaşamlarımızın neşe ile geçmesi dileğiyle…

Sevgimle,


mindfulness, zeynep peker

Ben Zeynep Peker. Mühendislik mesleğimin yanı sıra uzun yıllardır şefkat ve mindfulness üzerine

çalışıyorum. İnsanın varoluşunu anlamlandırarak yaşayabilmesini sağlayacak araçları araştırmak ve

bunlar üzerinde çalışmak en büyük tutkum. Yurt içinde ve yurt dışında yoga, şefkat, öz şefkat,

mindfulness, logoterapi ve dharma eğitimleri aldım ve çok değerli hocalarla çalışma imkanı buldum.

Yanı sıra, insanı anlamak ve insandan yola çıkarak toplumları anlamak, şefkatin toplumsal bir güç

haline gelebilmesi hayali ile Sosyoloji lisans eğitimimde son sınıftayım. Hayat boyu süreceğine

inandığım kendi eğitimlerime devam ederken, deneyimlerimi ve öğrendiklerimi aktarmama fırsat

sunan şefkat ve mindfulness programları ve grup çalışmaları düzenliyorum.

Comentarios


bottom of page